dünyada son 50 yılda görünmeyen bir felaket yaşanmış. bilanço: 300 küsür ölü.
bakın ölü sayısını ifade ederken küsür demek zorunda kalıyorum. durumun vahametini siz ölçün biçin.
hal böyleyken enerji bakanı olay yerine teşrif etmiş tabii. yaklaşık bir sene önce açılışını yapmıştı, şimdi hüzünlü bir sonla karşı karşıya. üzülmüştür muhakkak. kim üzülmedi ki. üzülmüştür de,
yabancı ülkede böyle bir olağandışı şeyle karşılaşıldığında (ki bu çok nadir oluyor, görüyorsunuz) işçiyle hemhâl olan siyasîleri görünce insan ister istemez kıyaslıyor.
üstte görüyoruz sayın taner yıldız'ı, kolunu dahi sıyırmamış... gayet kibar!
bu da şili devlet adamının kurtarılan işçinin yaşama sevincine ortak olması:
başkası "aynı gün üst üste iki gömlek giydi bakanımız, alkışlıyoruz!" diye dahil olduğu toplulukla vicdan mastürbasyonu yapadursun,
mesele gömlek değiştirmekte, hatta bahsini ettiğim acı paylaşma biçimlerinde de değil.
mesele, bu duruma sebep olan şeylerin ardını deşebilmekte, (bari) bundan sonra gerekli önlemleri alabilmekte ve sorumluların cezasını çekmesini yerine getirebilmekte.
ufak bir özür bile hiç fena olmazdı hani. her ne olduysa.
öbür türlü riyakarlığın sınırı yok, biliyorsunuz, dört yapayım derken beş'i kaçırırsınız. yani kendi halkını.
öte yandan yaşanılanlarla manidar olan şarkının sözlerini veriyorum video eşliğinde:
kim bilir
neler oldu
yer yarıldı
herkes hala kibar
parlak kutularda
toy mühendisler
bozuk ve sahte
hep havadisler
bu mudur bana reva gördüğün
kimseler bilmez
bu bir kördüğüm
ne ilk ne de son
beraber bekledik
yaptığımızdan ne kadar emindik
durdum durdum kendime güzel bir ağ ördüm
kimse bilmez kimse bilmez bu bir kördüğüm
neler oldu
yer yarıldı
herkes hala kibar
parlak kutularda
toy mühendisler
bozuk ve sahte
hep havadisler
bu mudur bana reva gördüğün
kimseler bilmez
bu bir kördüğüm
ne ilk ne de son
beraber bekledik
yaptığımızdan ne kadar emindik
durdum durdum kendime güzel bir ağ ördüm
kimse bilmez kimse bilmez bu bir kördüğüm