15 Ekim 2014 Çarşamba

kofti milliyetçilik ve fanatizm

uzun bir süredir söylüyordum. fatih terim galatasaray'ın başındayken de, ayrılışı sürecindeyken de dile getiriyordum böyle gazla dalakla yürekle olmaz diye. şu an hıncal uluççuluk yapıyorum evet ben demiştim diyorum ama inanın bu kadarını ben de bilmiyordum. abartıyorsun diyordu arkadaşlar, bir teknik direktörün tek numarası "hadi aslanlarım çıkın dağıtın onları, siz daha iyisiniz" demek değildir elbette bir taktiği tekniği vardı diyorlardı. abartıyorum evet diyordum. hak veriyordum o kadar da değildir diye.
o kadarmış...

               * * * * * * * * * * * * * * 

geçtiğimiz günlerde galatasaray'ın eski futbolcusu milan baros, galatasaray'ın eski teknik direktörü fatih terim için "fatih hoca'nın galatasaray başındayken hiç taktik üzerine konuştuğunu hatırlamıyorum. kendisi sürekli 'rakibi yıkmak'tan bahsederdi." cümlesini kullandı. hemen ertesi gün de pirlo'nun fatih terim hakkındaki açıklamaları gündemdeydi. şöyle demiş terim için:

"terim taktik panosunun önünde durur, eline bir tebeşir alır ve tahtaya 11 yuvarlak çizerdi. her yuvarlak bir oyuncuyu temsil ederdi." demiş (buraya kadar bir şey yok) ve eklemiş,
"tamamen kaos futbolu. sadece kaleci belliydi. bir noktayı gösterir ve tamam costacurta sen şuraya geçeceksin derdi." (kostakurta ahahahah)

tamamen kaos futbolu. fatih terim'in galatasaray başındayken de işler sarpa sardığında, kalecisi yardımcısı atıldığında dişlerini daha da gösterdiğini hatırlatmaya gerek yok. hakeme küfürler sallar, önüne geleni yıkıp geçerdi. (haklıydı veya haksızdı. buna girmeyeceğim. haksızlığa başkaldırış tarzına değinmek istiyorum.) bunun futbolculara "sizi ezmek istiyorlar. öyleyse siz onları ezin" şeklinde sirayet ettiğini görmemek için futboldan anlamıyor olmak gerek. halbuki birinin ona "hey hey, bir saniye. kimsenin seni aşağıladığı ezdiği yok. yaptıklarına bir bak hele." demesi gerekiyordu fakat onu yıllarca kimse durduramadı. şu anda milli takımda da aynı boku yiyor. yıllar öncesinden kalma savaş içgüdüsüyle maça hazırlandırılmaz. oyuncuları, çevresindekileri bu gerginlikten arındırması lazım. bu şekilde kazanırsan dünyanın en mutlusu olursun, kaybedersen senden kötüsü olmaz, yüzün düşer. fakat bu meselenin bir ara formu olması şart. 
"çocuklar, hafta boyu çalıştık, taktikler teknikler vs. çıkın oynayın. kazanın ya da kaybedin. yaptığınız işin hakkını vererek, bundan keyif almaya bakın." denmesi lazım artık. öte yandan aşıladığı ekstra milliyetçilik ve fanatizm, işin bir diğer çağ dışı boyutu. bizim memlekette olaylar böyle işliyor zaten. adam zaten milleti için her şeyi yapmaya hazır halde. sen onu bir de onu rakibe karşı dolduruşa getiriyorsun. sonuçları ağır oluyor sonra tabi. isviçre maçını unutmadık. açıklamalar hep bu yönde: bazı arkadaşlarımızın milli formanın kıymetini daha da iyi anlaması lazım. falan filan.
ya sen taktiğini oyununu öne sür. gerisine karışma. gazla yürekle dalakla olmayacağını gördük artık, di mi? 

ekleme: milan baros az önceki cümlelerin yanı sıra herkes terim'in müthiş bir antrenör olduğundan bahsediyordu. onu tanıdıktan sonra ondan çok daha iyi hocalar olduğunu görmüş oldum demişti. onun müthiş antrenör olduğunu söyleyenler kim biliyorsunuz değil mi? türk oyuncular. nasıl bağlamış kendine tüm oyuncuları. aslanlarım kaplanlarım siz bir numarasınız demiş paso. götü kalkmış türk oyuncularının hali ortada. zaten bilinçsiz bir kesimi elde tutmak çok kolaydır. haydi olum. siz onları yenersiniz. en büyük sizsiniz en şerefli sizsiniz deyin bakın bakalım rakip futbolcuyu maç sonunda dayağa tutuyor mu tutmuyor mu?

               * * * * * * * * * * * * * *

eğitim bilimlerinde veya rehberlik alanyazınında şöyle iki temel anlayış vardı: 
1)geleneksel, 
2)gelişimsel.

neerde en kötü özellikler, o geleneksel anlayışa dahildi. nerede çağdaş, farklı, yaratıcı yaklaşımlar, orada da gelişimsel'in adı okunuyordu.

ben fatih terim'i hep geleneksele uygun gördüm. kaç yıl öncesinin futbol anlayışı... türk futbolu, 60 yaşındaki gelenekçi kafaya emanet. ve neredeyse ömürlük imza atılmış. ona imza attıran da beşiktaş'ı batırdıktan sonra türk futbolunu da alınan çağ dışı kararlarla karanlığa sürükleyen kişi. ha, türk  futbolunun da fatih terim'den sonra alternatif yaratamamasının sonuçları da ayrı bir yazı konusu.



8 Ekim 2014 Çarşamba

hiçlik üzerine

bazen birçok şeyi yapabilecek gücü kendinde bulabilirken bazen bulamıyorsun. eksik olduğunu fark ettiğinde ise hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. eskisi gibi derken; birçok şeyi yapabilecek güçte olmuyorsun. ah muhsin ünlü de öyle diyordu: insan eksiktir, acizdir, muhtaçtır; fazla artistlik yapmamalıdır. fazla artistlik yapmak tam da bu hali betimliyor, birçok şeyi yapabilecek gücü kendinde bulmayı.

gerçekten de fazla artistlik yapmamak gerek çünkü fazlasıyla tek'sin. değiştirmeye gücün yetmiyor. bir tanesin işte lan. 70 milyonun içinde 0'a yakınsıyorsun, tatavan kime? ihmal ediyorsun olm. ihmal edilecek kadar sikine takmıyor insanlar seni.
yoksun onların gözünde. o yüzden "bazı şeylere fazla anlam yüklememek" lazım. fazla arabesk de yapmamak lazım.
böyle iyi. böyle iyi...